Tayfun Kocaman'ın fotoğraf sanatına olan tutkusu, ortaokul yıllarında öğretmeninin kartondan yaptığı bir fotoğraf makinesiyle filizlendi. Ancak bu tutku, 16 yaşında ablasının doğum günü hediyesi olarak aldığı fotoğraf makinesiyle gerçek anlamını buldu. O günden beri parmakları deklanşörden ayrılmayan Kocaman, Ege Üniversitesi'ndeki eğitiminin ardından farklı sektörlerde çalışsa da fotoğrafı hayatının merkezine koydu.
1986 yılında kurduğu İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği'nde eğitmenlik yaparak tecrübelerini yeni nesillere aktaran Kocaman, fotoğrafın kendisi için bir tutku olduğunu vurguluyor. Ticari kaygılardan uzak, fotoğraf çekmeyi bir yaşam biçimi olarak benimseyen Kocaman, yüzlerce öğrenci yetiştirerek fotoğrafın yaygınlaşmasına katkı sağladı. Öğrencileriyle kurduğu bağdan mutluluk duyan Kocaman, fotoğrafçılığın kolay öğrenilebilir bir hobi olduğunu ve gençlerin vizyonunu geliştirdiğini belirtiyor.
Dijitalleşmeyle birlikte fotoğrafçılığın daha erişilebilir hale geldiğini belirten Kocaman, fotoğraf makinesiyle çekim yapmanın cep telefonlarına göre daha yaratıcı imkanlar sunduğunu ifade ediyor. Fotoğraf makinesinin sunduğu avantajların ve vizörden bakmanın getirdiği farklılıkların altını çizen Kocaman, fotoğrafçılığın sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir göz ve beyin eğitimi olduğunu savunuyor. Öğrencilerini ikinci el makinelerle eğitime teşvik eden Kocaman, fotoğrafın hayatın her alanında fayda sağladığına inanıyor.
