Çevre Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar, İklim Kanunu'nun Türkiye'nin iklim kriziyle mücadelesindeki rolünü değerlendirdi. Türkiye'nin, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeleri anlayabilecek, iklim diplomasisinde hakem rolü üstlenebilecek bir konuma sahip olduğuna dikkat çekti. İklim müzakerelerinin Türkiye'de yapılması için COP31 adaylığı da bu vizyonun bir parçası olarak öne çıkıyor. Kanun, toplumun yaşamsal, çevresel ve ekonomik açıdan iklim değişimine hazırlanmasını hedefliyor ve her kurumun, kuruluşun ve yerel yönetimin sorumluluklarını belirleyerek, erken uyarı sistemlerinin önemine vurgu yapıyor.
Kanun, sera gazı azaltımının yanı sıra uyum süreçlerini de ön plana çıkararak, su kaynaklarının korunması, organik tarım, yeşil alanların artırılması gibi çeşitli alanlarda çözümler sunuyor. Erken uyarı sistemleri ile sıcak hava dalgaları, su taşkınları ve çığ oluşumu gibi risklere karşı planlamalar yapılıyor. Kanun, doğmamış çocukların yaşam hakkını koruma misyonuyla hareket ediyor ve 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda yeşil büyüme stratejisini benimsemiştir.
İklim değişikliğiyle mücadele için gerekli finans kaynaklarını sağlamak amacıyla Türkiye, Yeşil Taksonomi adında kendine özgü bir sistem geliştiriyor. AB taksonomisiyle uyumlu olan bu sistem, iklime duyarlı ve çevre dostu yatırımların belgelenmesini sağlayacak. Bu sayede, yatırımlar için imtiyazlı kredilere ulaşma imkanları artacak ve Türkiye'nin yeşil büyüme hedeflerine ulaşmasına katkı sağlanacak. Kanun, finans akışlarını hızlandırarak temiz teknolojilere yönelik bir mekanizmanın oluşmasını öngörüyor.
