ABD Dışişleri Sözcüsü'nün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve süren soruşturmayla ilgili yaptığı açıklamalar, Türkiye-ABD ilişkilerinde dikkat çekici bir döneme işaret ediyor. "Başka bir ülkenin iç karar alma süreçleri hakkında yorum yapmayacağız. Türkiye, ABD açısından değerli bir müttefik ve ortaktır. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Hukuk kurallarına uygun hareket edilmesini bekliyoruz" şeklindeki ifadeler, ABD'nin Türkiye'nin iç işlerine doğrudan müdahaleden kaçınma eğilimini yansıtıyor.
Ancak, geçmişte özellikle Trump döneminde yaşanan olaylar ve Biden yönetiminin Türkiye'ye yönelik tutumu, bu açıklamaların ne kadar sürdürülebilir olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Trump döneminde rahip Brunson krizi, Suriye'ye yönelik operasyonlar ve PKK/PYD/YPG'ye verilen destek gibi olaylar, ABD'nin Türkiye'ye karşı zaman zaman çelişkili bir politika izlediğini gösteriyor. Biden yönetiminin de seçim kampanyası sürecinde muhalefeti destekleme yönündeki açıklamaları ve Türkiye'nin iç işlerine müdahale girişimleri, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirmişti.
Bu gelişmeler ışığında, ABD'nin son açıklamaları Türkiye'nin dış politikası ve bölgesel rolü açısından önemli bir sınav niteliği taşıyor. Türkiye'nin kararlı duruşu ve değişen dünya düzenindeki etkinliği, ABD'nin Türkiye ile ilişkilerinde daha sağduyulu ve yapıcı bir yaklaşım sergilemesini sağlayabilir. Ancak, geçmişte yaşanan deneyimler ve çıkar çatışmaları, ilişkilerin geleceği hakkında kesin bir öngörüde bulunmayı zorlaştırıyor. Türkiye'nin kendi bildiği yolda yürümesi ve dış politikadaki dinamizmi, ABD ile ilişkilerde belirleyici olacak gibi görünüyor.
