Yazıda, barışın değerine ve önemine vurgu yapılarak, uzun yıllardır süregelen çatışma ortamının ardından atılan adımların anlamı değerlendiriliyor. Barışın sadece savaşın son bulması değil, aynı zamanda kin, nefret ve şiddetin de bitmesi anlamına geldiği belirtiliyor. Ancak, barışın sağlanması sürecinde geçmişte yaşanan acıların unutulmaması gerektiği, yeni doğan nesillerin geleceğine umutla bakılması gerektiği ifade ediliyor.
Yazıda, barış sürecinin zamanlaması ve neden şimdi başlatıldığına dair sorular soruluyor. Özellikle, geçmişte terörle mücadele adı altında yapılan uygulamaların, siyasi çıkarlar için kullanılıp kullanılmadığı sorgulanıyor. Öcalan'ın rolü, Demirtaş'ın tutukluluğu ve Bahçeli'nin sürece dahil olması gibi faktörler değerlendirilerek, sürecin karmaşıklığına dikkat çekiliyor.
Son olarak, barışın sadece silahların susmasıyla sınırlı kalmaması gerektiği, demokratik bir hukuk devleti anlayışıyla desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor. İfade özgürlüğünün kısıtlandığı, muhaliflerin hedef alındığı ve adaletin sağlanmadığı bir ortamda barışın eksik kalacağı belirtiliyor. Barış umudunun, insanların temel hak ve özgürlükleriyle birlikte anlam bulması gerektiği, adil bir toplum düzeninin tesisi için çaba gösterilmesi gerektiği ifade ediliyor.
