İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu, Türkiye'deki hukuki gidişatı değerlendirirken, iktidarın 200 yıllık hukukileşme mirasını reddettiğini ve Cumhuriyet anayasacılığının sonuna gelindiğini vurguladı. Kaboğlu, özellikle İstanbul'un hukuki güvenlik açısından yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, Ankara'nın İmralı ile kurduğu ilişkiye rağmen, İstanbul'un geleceği konusunda belirsizliklerin hakim olduğunu belirtti.
Kaboğlu, Barış Akademisyenleri'ne yönelik baskılara da değinerek, bu süreçte yaşanan hukuksuzlukların derinleştiğini ve yaygınlaştığını ifade etti. Akademisyenlerin özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını, ayrımcılığa maruz kaldığını ve adaletsizliğe uğradığını belirten Kaboğlu, OHAL Komisyonu'nun kararları ve sonraki süreçlerde yaşananların, hukukun üstünlüğüne gölge düşürdüğünü savundu. Ayrıca, İstanbul Barosu'na yönelik açılan davayı da değerlendiren Kaboğlu, bunun baro tüzel kişiliğine yönelik bir saldırı olduğunu ve hukuki açıdan kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Prof. Kaboğlu, Türkiye'deki mevcut durumun, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, hukuk güvenliğinin zedelenmesi ve toplumsal kutuplaşma gibi sorunlara yol açtığını belirtti. Dezenformasyon yasası ve benzeri uygulamaların, gerçeklerin çarpıtılmasına ve resmi dezenformasyonun yaygınlaşmasına zemin hazırladığını ifade etti. Kaboğlu, bu olumsuz gidişata karşı hukuktan, demokrasiden ve insan haklarından yana olanların daha fazla dayanışma içinde olması gerektiğini vurgulayarak, toplumun farkındalığının artması ve çözüm yollarının aranması gerektiğini sözlerine ekledi.
