Gelecek Partisi'nden istifa ederek AKP'ye katılan Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun'un siyasi tercihleri, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Yazıcı'nın bu kararı, daha önce yaptığı açıklamalarda savunduğu değerlerle çelişiyor gibi görünse de, bazı yorumcular bu durumu “mükemmeli ararken mümkün olanı kaçırmamak” şeklinde yorumluyor. Bu durum, siyasetin karmaşıklığını ve kişisel tercihlerin dinamik yapısını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yazıcı'nın siyasi geçişi, özellikle geçmişteki söylemleri ve eleştirileriyle karşılaştırıldığında dikkat çekiyor. Daha önce Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni ve mevcut siyasi ortamı sert bir dille eleştiren Yazıcı'nın, bu sistemin içinde yer almayı tercih etmesi, kamuoyunda farklı değerlendirmelere neden oldu. Yazıcı'nın, 2007'de AKP için sivil anayasa taslağı hazırlayan ekibin içinde yer alması ve daha sonra bu sistemle ilgili eleştirilerde bulunması, siyasi yaşamdaki dönüşümlerin ve ideolojik değişimlerin bir örneği olarak görülebilir.
Yazıcı'nın yeni partisinde nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Ülkeyi otoriterizme sürükleyen koşullarda “ışık sunacak” adımlar mı atacak, yoksa aynı otoriterizme boyun mu eğecek? Bu soruların cevapları, Yazıcı'nın siyasi kariyerinin bundan sonraki evresini şekillendirecek. Onun bu kararı, “omurgalı” olmak kavramının siyasi arenadaki yansımalarını ve ilkelerin zaman içindeki değişimini de tartışmaya açıyor.
