Avrupa'da 600.000'den fazla kadının kadın sünneti (FGM) olarak bilinen, tıbbi olmayan bir işlemle cinsel organlarının kesildiği belirtiliyor. Dünya genelinde bu sayının 230 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Avrupa Parlamentosu'nda bu konuda farkındalık yaratma ve önleme çalışmaları yapılıyor. Sivil toplum kuruluşları ve uzmanlar, Avrupa'da kadın sünnetinin her yerde görülebileceğini ve bu uygulamanın göçmen topluluklar içinde veya Avrupa'da gerçekleştirilebildiğini vurguluyor.
Kadın sünneti, genellikle Afrika ve Asya kökenli toplumlarda görülen, kültürel ve dini inançlara dayanan bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bu uygulama, kadınların cinsel organlarının kısmen veya tamamen kesilmesini içeriyor ve ciddi fiziksel ve psikolojik sonuçlara yol açabiliyor. Avrupa'da, bazı aileler bu uygulamayı gerçekleştirmek için uzmanları ülkelerinden getirirken, bazı kadınlar da ülkelerine yaptıkları ziyaretler sırasında bu işleme maruz kalabiliyor. Zihniyet değişiminin sağlanması ve tabuların yıkılması için daha fazla çaba gösterilmesi gerekiyor.
Kadın sünnetine karşı mücadelede, mağdur olan kadınların kendi çabaları ve farkındalık çalışmaları önemli rol oynuyor. Ancak batıl inançlar ve sosyal baskılar, bazı toplumlarda bu uygulamanın devam etmesine neden oluyor. İtalya'dan genç liderler ve Avrupa Parlamentosu üyeleri, eğitim ve sağlık personelinin bu konuda eğitilmesi gerektiğini vurguluyor. AB Komisyonu, 2024'te kadın sünnetini ceza kanunlarına eklemeyi hedefliyor ve BM, 2030'a kadar bu uygulamanın tamamen ortadan kaldırılmasını hedefliyor.
