Dünyanın dört bir yanında kadın hakları için yürütülen çalışmalar, hak ihlallerinden karar mekanizmalarındaki temsile, ekonomik politikalardan şiddete kadar birçok farklı başlığı kapsıyor. Uluslararası konferanslar, raporlar ve istatistikler, kadınların karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyarken, bu mücadelenin uzun ve köklü bir geçmişi olduğu görülüyor.
Kadınların sosyal hayatta, eğitimde, iş hayatında ve siyasi arenada eşit fırsatlara sahip olması için verilen mücadele, Birleşmiş Milletler'in Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ile önemli bir ivme kazandı. Türkiye, bu bildirgeyi onaylayan ilk ülkelerden biri olarak, kadın hakları konusunda önemli adımlar atmış ve uluslararası platformlarda aktif rol oynamıştır. Özellikle Pekin Deklarasyonu ve CEDAW gibi uluslararası sözleşmeler, kadınların güçlenmesi ve ayrımcılığın önlenmesi için önemli birer yol haritası sunmaktadır.
Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren kadınların toplumsal hayata katılımını destekleyen reformlara imza atmıştır. Cumhuriyet ile birlikte kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması, eğitimde ve çalışma hayatında fırsat eşitliğinin sağlanması gibi konularda önemli adımlar atılmıştır. Günümüzde, kadınların akademik hayattaki başarısı ve siyasi temsil oranları artarken, Türkiye, kadın hakları konusunda gelişmekte olan ülkelere örnek teşkil etmektedir.
