Suzie Miller'ın kaleme aldığı 'Prima Facie' adlı oyun, erkek egemen hukuk sisteminin bir kadın avukatın gözünden nasıl sorgulandığını çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Olcay Yusufoğlu'nun etkileyici performansıyla sahneye taşınan oyun, cinsel saldırı mağdurlarının yaşadığı travmaları ve adalete erişimdeki zorlukları gözler önüne seriyor. Oyun, sadece bir mağdur hikayesi anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyiciyi, hukukun rıza kavramını nasıl yorumladığı ve mağdurlara karşı nasıl bir tutum sergilediği üzerine düşünmeye davet ediyor.
Oyunun ana karakteri Tessa, daha önce cinsel saldırı faillerini savunmuş bir avukatken, kendisi de bir cinsel saldırıya maruz kalır. Bu durum, onun hukuk sistemiyle olan bağını derinden sarsar ve sistemin mağdurları nasıl yeniden travmatize ettiğini deneyimlemesine neden olur. Mahkeme sürecinde sürekli aynı sorulara maruz kalmak, olayı defalarca anlatmak zorunda kalmak, Tessa'yı bir sorgulama sürecine sokar. Ancak oyun, Tessa'yı bir 'mağdur' kimliğine hapsetmeyerek, onun yaşadığı travmalarla nasıl başa çıktığını ve hayata tutunmaya çalıştığını gösterir.
'Prima Facie', sadece bir tiyatro oyunu olmanın ötesinde, toplumsal bir farkındalık yaratma amacı taşıyor. Oyun, kadın izleyicilerde öfke ve dayanışma duyguları uyandırırken, erkek izleyicileri de rıza, adalet ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konularda düşünmeye sevk ediyor. Oyunun, hukukçular ve farklı kesimlerden izleyiciler üzerinde bıraktığı etkiler, hukukun cinsiyetçi önyargılarla nasıl mücadele etmesi gerektiği konusunda önemli ipuçları sunuyor.
